Türkiye’nin ilk ve tek Kedi Hastanesi: “CAT HOSPiTAL”


Açıldığı günden günümüze kadar Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesi olma özelliğini taşıyan ‘Cat Hospital’ın kurucusu Tarkan Özçetin ile kedileri, kedici olmayı, dünden bugüne kedilerin bize kattıklarını konuştuk.

Tarkan Özçetin, 1968 Samsun doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Samsun’da tamamladıktan sonra 1986 yılında Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde üniversite hayatına başladı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra Ankara Kedisi üzerine doktora çalışması yaptı. Bu çalışmayı o güne kadar Türkiye’de ve dünyada ondan başka yapan bir kişi olmamıştı. Ankara’nın ikinci hayvan hastanesi olan Vet Hospital hayvan hastanesini kurduktan sonra 2008 yılında ise Cat Hospital hastanesini kurdu. Bu hastane Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesidir. O günden bugüne de ilk ve tek olma özelliğini korumaktadır.

“KEDİCİ OLAN İNSAN, KEDİLERE TUTKUYLA BAĞLI OLAN İNSANDIR”

30 yıllık veterinerlik hayatında birçok projeye imza attığını anlatan Tarkan Özçetin şunları söyledi: “Ankara Kedisi Derneği’nin, Kedici Veteriner Hekimleri Derneği’nin, Özel Hayvan Hastaneleri Derneği’nin kurucu başkanıyım. Kedici dergisinin kurucusuyum. Kedilerle ilgili ilgili yine ismi ‘Kedici ve Bir Dünya Sevgi’ diye iki farklı belgesel yayınladık. 30’dan fazla bölüm çekildi. Bu hem Digiturk’te hem NTV’de hem de TV 100’de yayınlandı. Dergimiz hala devam ediyor. Son beş yıldır sadece dijitaldeyiz. kedici.com.tr adresinden dergi olarak devam ediyoruz. En son olarak 2020 yılında ‘Kedici Olmak ‘isimli bir kitap çıkardık. Zaten dergimizin adı da Kedici. Bu isim ve markanın bütün hakları bana ait. Bu sene meslekte 30. yılım. 30 yılımın büyük bir çoğunluğu da kedilerle geçti diyebilirim.

Kedici olan insanlara kedilere tutkuyla bağlı olan insanlar diyorum. Benim gözümde kedici o demek. Kedici olmanın ‘Kedici Olmak’ kitabı içerisinde 500 farklı maddesi var. İnsanlar orada kedici olanlar, kedileri sevenler, sayanlar, tutkuyla bağlı olanlar hep kendinden bir şeyler buluyorlar. Şu an üçüncü baskısı yapılıyor. Türkiye’nin kedici sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Çok kedi sever bir halkız.”

“TAM BİR KEDİ ÜLKESİYİZ”

Sadece Cumhuriyet dönemi değil, İslamiyet coğrafyasında da kedinin farklı bir yeri olduğuna vurgu yapan Özçetin, kedilerin her zaman diğer hayvanlardan bir adım önde olduğunu söyledi. Tarkan Özçetin, “Şu anda da dünyada kedi deyince ilk akla gelen ülkelerden birincisi Türkiye. Tam bir kedi ülkesi diyebiliriz. Diğer ülkelerde evde bakımı veya beslenmesi daha fazla olabilir ama biz de sokaklarımızda varlar ve her geçen gün sayıları artıyor. Bu duruma kedicilere dergimizle ve 2008’den beri var olan yapımızla bir katkımız olmuştur diye umuyorum. Kediler bizim gönüllü turizm elçilerimiz. Kedici dediğimiz insanlar sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde varlar. Bu insanların turizm destinasyonları bile var ki İstanbul’a uğruyorlar. Gerçekten sadece kedi görmek, kedilerle iç içe olmanın, yaşamanın nasıl olduğunu görmek ve deneyimlemek için birçok insan özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok şehrimize, turistik yerlerimize geliyorlar. Kedilerin turizme olan katkısı şu güne kadar hiç ölçülmemiştir ama ölçülebilecek bir şey olsa çok ciddi oranda olumlu bir rapor ortaya çıkacaktır. Kedilerin Türk turizmine muazzam derecede katkıları vardır” diye konuştu.

“KEDİLER ASLINDA İNSANLARI EĞİTİYOR”

‘O bizim hayvanımız değil, biz onun insanıyız’ kelimesi üzerine değerlendirme yapan Özçetin şöyle konuştu: “Biz hastanemizi açtığımızdan beri hiçbir insana müşteri gözüyle bakmadık. O kişiyi hasta yakını olarak gördük. Biz birkaç yıldır da hasta sahibi kelimesini de literatürden çıkardık. Buna dikkat ediyoruz. Artık biz, bize gelen kişilere hasta yakını diyoruz. Kedi de olsa köpek de olsa onu getiren kişi onun sahibi değil, onun yakını. Bu önemli bir detay. Ama ben şuna inanıyorum ve sürekli söylüyorum: biz onların sahibi değiliz. Mesela biz sahiplendirme kelimesine de karşıyız. Sahiplendirme diye bir şey yok ve biz onu bir birey olarak görüyoruz. Mal olarak veya sahiplenilecek bir eşya gibi görmüyoruz. Biz ona sahiplendirme değil, evlat edinme diyoruz. Kedi ve köpek arasında da çok büyük farklar var. Bir kediyi isteseniz de sahiplenemezsiniz. Bir kediye bir şeyi zorla veya dikte etmekle yaptıracağınız bir şey hemen hemen yok. Köpekler belki eğitimli biraz daha itaatkâr olabiliyorlar ama kedilerde böyle bir durum yok. Kediler noktasında çoğunlukla olan şey: kediler insanları sahipleniyor. Aslında biz istilacıyız onlar ev sahibi. Kediler aslında insanları eğitiyor. Mama ver dediğinde veya su ver dediğinde veriyoruz. Kedici olan insanlar ne demek istediğimi anlıyorlardır.”

“SOKAK HAYVANI YERİNE SOKAĞIN HAYVANI DİYORUZ”

Kendisinin de tam bir kedici olduğunun altını çizen Tarkan Özçetin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benden tabii ki daha kedici olan insanlar vardır. Kedici demek sadece kedileri sevmek ve önemsemek demek değil. Bizim kedilere karşı sevgimiz ve tutkumuz zaman içerisinde onları tanıdıkça saygıya dönüştü. Hayatımda tabii ki bütün hayvanları seviyorum. Sadece kedi ve köpek değil, doğadaki bütün canlıları, ormanlar ve çevreyi seviyorum. Zaten insan olmanın gereğinin de bu olduğunu düşünüyorum. Hiçbirini birbirinden ayıramıyoruz ve ayırmamamız da lazım. Ama kediler benim hayatımda hep bir adım önde oldu.”

“TÜRKİYE’NİN BİRÇOK YERİNDEN GELİYORLAR”

Bütün hayvanlara yönelik hastane açmaktansa sadece kedilere yönelik hastane açmanın büyük bir risk olduğunu anlatan Özçetin, bu riski 2008 yılından bugüne kadar hiçbir meslektaşının alamadığını sözlerine ekledi. Tarkan Özçetin, Kedi Hastanesi ile ilgili şunları dedi: “2008’den beri hala Türkiye’de ilk ve tekim. Kedilere yönelik ve hastane projesi doktora dönemimde başladı. Ben doktoramı Ankara kedileri üzerine yaptım. Ankara kedisi o döneme kadar ne Türkiye’de ne de dünyada üzerine çalışılmış bir kedi ırkı değildi. İlk bana nasip oldu. O doktora konusu bizi daha çok kedilere yaklaştırdı. O dönemde de hayallerimiz vardı ama bir kedi hastanesi hayalim yoktu. Öyle bir vizyon Türkiye’de yoktu. Kedi hastaneleri çok olmamakla beraber dünyanın birçok yerinde var.” Sözlerini sürdüren Özçetin, “Kediler ve köpekler doğası gereği birbirleri arasında hep bir çatışma hali içindeler. Bizim hastanemiz sadece kedilere yönelik olduğundan kediler hastanemizde rahatça muayene olabiliyorlar. Köpeğin de olduğu bir hastane ortamında hasta olan bir kedinin muayene olması çok zor. Kedi hem hasta hem de korku içerisinde olduğunda bu durum daha zor hale geliyor. Kedi yakınını da düşündüğümüzde kedisi olup köpekten korkan insanlar da olabilir, onlar içinde büyük bir rahatlık. Hayatında hiç Veterinerlik yüzü görmemiş insanlar, kedilerini bize rahatlıkla getirebildiler. Ankara’da olmak aslında bir avantaj çünkü Türkiye’nin her yerine yakınız. Sadece Ankara’dan insanlar gelmiyor, Türkiye’nin her yerinden geliyorlar” diye söyledi.

“BİZ MERHAMETLİ BİR TOPLUMUZ”

Hayvanlarla ilgili özel günlerin farkındalık oluşturma noktası onları korumak için bir gün değil, her gün olması gerektiğine dikkati çeken Özçetin’in son sözleri şöyle oldu: “Bugünler kimilerine göre anlamsız gelse de olmasının hiçbir zararını görmedik. Bu günleri bir fırsat olarak değerlendirmemiz lazım. Bugünlerde hayvanların da bizler gibi bu topraklarda haklarının olduğunu, bizim onlarla beraber bu dünyada bir uyum içerisinde bu bilincin yerleşmesi gerekiyor. Biz toplum olarak merhametli bir toplumuz ve Avrupa’dan farklıyız. Bu konuda iddia edebilirim ki geliri ile orantılı olarak toplumumuz sokağın hayvanlarına çok büyük oranda yardım ediyor. Genel olarak toplumumuz hayvansever bir toplumdur. Bu konuda çocuklar çok önemli bir yer de bulunuyorlar. Çocuklar dünyaya hayvansever olarak geliyorlar. Umarım hayvanlardan gelen bu karşılıksız sevgiyi bir gün herkes tadar.”

http://www.zafergazetesi.org/haber/Turkiye-nin-ilk-ve-tek-Kedi-Hastanesi-CAT-HOSPiTAL/91842